Hocamız Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Listesi’nde yer aldı
Aralık 2020
ocamız Prof. Dr. Y. Murat Elçin, Stanford Üniversitesi’nden Ionnidis ve arkadaşlarının PLoS Biology dergisinde yayınlanan makalelerinin “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları - Kariyer Boyu Etki Listesi”nde yer almıştır. Prof. Elçin; Biyomedikal Mühendisliği/Biyoteknoloji alanındaki 50.331 biliminsanı arasında 860. olarak sıralamaya girmiştir.
Tüm Elçinlab üyeleri olarak hocamız Prof. Dr. Y. Murat Elçin’i kutluyoruz.
Daha fazla bilgi:
Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Listesi, bilim insanlarının makale sayıları, makalelerdeki konumları, h-indeksi, aldıkları atıflar gibi çeşitli değişkenler dikkate alınarak belirlenmektedir. Liste, kompozit indekste üst 100.000’deki veya alanında üst %2’lik dilimde yer alan biliminsanlarını kapsamaktadır.
Ioannidis JPA, Boyack KW, Baas J (2020) Updated science-wide author databases of standardized citation indicators. PLoS Biol 18(10): e3000918. doi:10.1371/journal.pbio.3000918
https://data.mendeley.com/datasets/btchxktzyw/2/files/9cb11466-b3a6-4f20-92e6-02f5d9b81d1d
Dr. Serap Durkut doçent ünvanını aldı
Eylül 2020
lçinlab kıdemli üyesi Dr. Serap Durkut, 29 Eylül 2020 tarihi itibarı ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ilgili maddeleri ve Doçentlik Yönetmeliği hükümleri uyarınca Doçent ünvanını almıştır.
ElçinLab üyemizi candan kutlar, akademik yaşamında başarılar dileriz.
Hücresiz doğal matriks-temelli doku yapıştırıcısı geliştiriliyor
Eylül 2020
Midyeden doku yapıştırıcısına
nkara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü “Kimya (Biyokimya) Doktora Programı” öğrencisi Hatice ERCAN, Biyotıp Uygulamaları İçin Biyoadhezif Özellikte Enjekte Edilebilir Polimer Sistemlerin Geliştirilmesi” konulu Doktora Tez çalışmasını Prof. Dr. Y. Murat Elçin’in danışmanlığında 7 Eylül 2020 tarihinde başarı ile tamamladı.
Elçinlab üyesi mezunumuzu kutluyoruz.
Daha fazla bilgi:
Geleneksel yara kapatma yöntemlerinin mevcut dezavantajlarını ortadan kaldırmak amacıyla hemostatların, sızdırmazlık malzemelerinin ve doku yapıştırıcılarının kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Bu kapsamda birbirinden farklı kaynakları esas alan biyoadheziflerin geliştirilmesine yönelik araştırmalara her gün bir yenisi eklenmektedir. Bunlar arasında midyenin yapışma mekanizmasından esinlenilerek geliştirilen biyoadhezifler dikkat çekmektedir. Midye ayağı proteinleri yüksek arayüzey bağlanma mukavemetine sahip dayanıklı yapışkan plakalar oluşturur. Bu plakalarda bolca bulunan bileşenlerden birisi, yapışmada ana rolü üstlenen Dopa’dır. Dopa'nın katekol yan zinciri, çeşitli kimyasal etkileşimler ve çapraz bağlanmalar aracılığı ile farklı substratlara sıkıca bağlanmayı sağlar. Bu proteinlerden esinlenilerek çeşitli sentetik veya doğal polimerlerin kullanıldığı biyoyapışkan malzemeler geliştirilmiş, ancak rejeneratif özelliği bilinen hücresizleştirilmiş doğal matriks (HDM) bu kapsamda daha önce ele alınmamıştır.
ElçinLab’da yürütülen bu tez çalışmasında; HDM yapısı ile dopamini temel alan bir biyoadhezif geliştirildi. Bunun için önce sığır tendon dokusu hücresizleştirildi. HDM yapısı enzimatik olarak parçalanıp uygulama kolaylığı sağlayacak enjekte edilebilir form elde edildi. Ardından elde edilen yapıya çapraz bağlanma ile dopamin konjuge edildi ve dopaminin varlığı doğrulandı. Bundan sonra, geliştirilen biyoadhezifin yapışkanlık özelliği farklı koşullarda incelendi; fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri değerlendirildi. Sonuçlar, sentez sırasında ortam pH’sının ve oksijen varlığının dopamin konjugasyonu ve biyoadhezifin yapışkanlık düzeyine etkileri olduğunu gösterdi.
COVID-19 pnömonisine mezenkimal kök hücreler çare olabilir mi?
Nisan 2020
“COVID-19’a karşı kök hücreler” hakkında görüşümüz
ünya, Aralık 2019 ayında Çin’den bildirilen ve “Coronavirus hastalığı 2019 (COVID-19)” adı verilen yeni bir salgınla karşı karşıya kalmıştır. Birkaç ay içerisinde tüm dünyayı saran COVID-19’un seyri, hafif ateşten başlayıp akut solunum kaybı sendromuna (ARDS) ve ölüme kadar giden geniş bir klinik yelpazede seyredebilmektedir. Hızlı bulaşıcılık gösteren hastalık tüm dünyada pandemiye yol açmış, ülkemiz de dahil birçok ülkede önemli bir sağlık sorunu haline dönüşmüştür. COVID-19 pnömonisini tam olarak iyileştirebilen, klinikte uygulanabilirliği ispatlanmış bir tedavi yöntemi henüz bulunmamaktadır. Yakın zamanda Çin’den bildirilen ve yedi hastayı kapsayan bir klinik çalışmada mezenkimal kök hücrelerin tedavi edici potansiyeli COVID-19 hastalarında test edilmiştir [Aging and Disease. 2020, 11(2): 216-228]. Derginin editörüne gönderilen, Elçinlab üyelerinden Dr. Selçuk Öztürk, Prof. Dr. A. Eser Elçin ve Prof. Dr. Y. Murat Elçin’in kaleme aldıkları mektupta bu çalışma ve kök hücrelerin COVID-19 hastalığındaki olası yeri tartışılıyor [Aging and Disease. 2020, 11(3) Commentary].
Daha fazla bilgi:
Mezenkimal kök hücreler (MKH) hastalıklı doku ortamında sağlıklı ve fonksiyonel hücrelere farklılaşma potansiyellerinin ötesinde “parakrin olarak” immünmodülasyon, antiinflamasyon ve antioksidatif etki gibi olumlu özellikler gösterebilmekte, bu özellikleri ile birçok hastalığın tedavisi için umut vaat etmektedir. COVID-19 hastalığının patogenezinde artmış inflamatuvar yanıt ile birlikte sitokin fırtınası olarak adlandırılan sürecin rol aldığı düşünülmektedir. “Aging and Disease” dergisinde yayınlanan klinik araştırmanın sonuçlarına göre MKH uygulanan COVID-19 hastalarında uygulamaya bağlı herhangi bir advers etki bildirilmemektedir. Ayrıca, MKH uygulamasının klinik sonlanımlarda iyileşme ile birlikte inflamatuvar hücre sayısı ve sitokin seviyelerinde düzelmeye yol açtığı rapor edilmektedir. Tedavide kullanılan kök hücrelerin gen ifadelenme analizlerine göre, hücrelerin uygulama sonrasında COVID-19 virüsü ile enfekte olmadıkları görülmüştür. Çalışmanın sonuçları COVID-19 hastalarının MKH uygulamaları ile tedavi edilmesi noktasında umut vaat etmekte ise de, hasta sayısındaki azlık, takip süresinin yetersiz olması ve çalışma tasarımındaki eksiklikler çalışmanın önemli kısıtlılıkları olarak karşımıza çıkmaktadır. COVID-19 hastalığının tedavisinde MKH uygulamalarının etkinliği ve güvenliği noktasında net sonuçlara varabilmek için ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Manyetik-duyarlı ve iletken nanokompozitlerin biyomedikal kullanım potansiyeli araştırılıyor
Mart 2020
Çoklu uyarılara duyarlı nanokompozit biyomalzemeler
nkara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü “Kimya (Biyokimya) Doktora Programı” öğrencisi Özge LALEGÜL ÜLKER, "Elektromanyetik Nanokompozitlerin Biyoteknoloji Uygulamalarına Yönelik Olarak Üretimi ve Geliştirilmesi” konulu Doktora Tez çalışmasını Prof. Dr. Y. Murat Elçin’in danışmanlığında 3 Mart 2020 tarihinde başarı ile tamamladı.
ElçinLab üyesi mezunumuzu kutluyoruz.
Daha fazla bilgi:
Dış uyarılara duyarlı nanokompozitler çok çeşitli uygulama alanları nedeniyle ilgi görmektedir ve bu kapsamda geniş bir literatüre ulaşmak mümkündür. Diğer yandan, birden fazla dış uyarıya cevap verebilen nanokompozit biyomalzemelerle ilgili literatürde eksiklikler göze çarpmaktadır. Manyetik ve elektroaktif özellikteki biyomalzemeler, etkileştikleri hücrelere dışarıdan uygulanan manyetik alan ve elektrik sinyallerini iletmeleri, biyolojik sistemler üzerinde sinerjik etki göstermeleri bakımından dikkat çekmektedir.
ElçinLab’da yürütülen bu kapsamlı tez çalışmasında; ilk önce farklı yöntemlerle polianilin, demir oksit ve silika bileşenlerinden oluşan elektromanyetik nanokompozitler geliştirildi. Daha sonra, dış uyarılara duyarlı nanokompozitlerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri karşılaştırmalı ve kapsamlı olarak incelendi. Elde edilen bulgular, farklı tipteki nanokompozitlerin, kullanım alanları için belirleyici nitelikteki farklı üstün özelliklere sahip olduklarına ve özellikle biyosensör, hipertermi, elektromanyetik tedavi gibi alanlarda kullanım potansiyeline dikkat çekiyor. Bu çalışma ile, polianilin, demir oksit ve silika bileşenlerinden oluşan elektromanyetik nanokompozitlerin biyomedikal uygulamalara yönelik olarak geliştirilmesi “ilk defa” rapor edilmiş oluyor.